Böyle gece çöker. Yalnızsınızdır. Nerede olduğunuzun pek de önemi yok eğer yalnızsanız.
Bir pencere kenarına geçer ışığı söndürürsünüz.
Dışarıda hayat döver sulusepken pencereyi, görünen sokak lambalarının aydınlattığı dar sokaklarda içi boş arabaların penceresine düşen yağmur damlaları buğulu resimler çizer. Aynı pencerenizde şekil bulur birden. Oturduğunuz koltuktan havaya doğru baktığınızda griye çalan bir karanlık çökmüştür çatınıza.
Baharda güzeldir yağmuru izlemek, rüzgar yeni tomurcuklanmış dallardaki eski ölü yaprakları koparıp katar önüne, yeni gelen hayatlara yer açılsın diye titreyerek sallanır dallar. Baharda yağmur gürültüyle başlar. Gri karanlık pencerenizi buğulandıkça siz de kendinize gömülmeye başlarsınız. Çoğu hikaye aynıdır bu senaryo da, çünkü hikayesi aynı olanlar pencerenin önündedir. Hikayesi ortak olanlar anlar demek istediğimi. Sonra hislerin konuşmaya başlar. Sen dinlersin...
Karanlık olunca hisseder insan, zoraki gülümsemekten elmacık kemiklerinin sızladığını.
Hep mutlu etmek isterken, berbat bir mutsuzluğun içinde boğulurken kendinin ne kadar mutsuz olduğunu.
Karanlık bastırınca hisseder insan, yinede buruk bir huzura kavuştuğunu.
Hiç değilse sadece kendi kendine sorup,kendinin cevapladığı soruları cevaplamanın acımsı tadına varır.
Karanlık çökünce anlar insan, acı ile aynı renkte olduğunu..
Her şeye rağmen yine de umut edersin.
Çünkü umut her acının biteceğini anlatan tek kelimedir.
Yalnız geldik yalnız gideceğiz..
YanıtlaSilDoğarken ağladı insan :)
Sil