Çalışıyoruz, çabalıyoruz, daha çok çalışıyoruz.
Çalıştıkça daha bir çok çabalıyoruz.
Eskimek bilmeyen zaman çarkının dişlileri arasında erteleye-erteleye hayatlarımızı öğütüyoruz...
Ne için.
Daha iyi yaşamak için mi ?
Daha çok kazanmak için mi ?
Kariyerim artsın diye mi ?
Bi meşgalem olsun diye mi ?
Çoluğa çocuğa iyi bir altyapı oluşturup pürüzsüz bir gelecek vermek için mi ?
Servet biriktirmek, statü sahibi olmak, itibar görmek için mi ?
Akşamdan planlar yapıyoruz; sabaha ne giyeceğim, yarın öğlen ne yiyeceğim, şu proje bitsin kendime izin vereceğim, Çocuklar büyüsün dünya turlarına çıkacağım...
Uzayıp gidiyor ertelendikçe yapılacakların listesi.
Peki sordunuz mu ? hiç kendinize.
Kendimi daha ne kadar öğütüceğim ya da bu zaman çarkına ne kadar direnebileceğim diye...
Cevap hepinizde aynı değil mi ?
Şimdi sakalını ovuşturarak tahtasındaki zor problemi çözmeye çalışan bir profesör gibi uzaklara daldınız değil mi ?
Biliyorum. Herkesin kendince haklı nedenleri var. Dünyanın en vicdansız katiline bile, düşünebileceği bir 24 saat verdiğinizde kendince haklı nedenler bulacaktır...
Size ertelemeyin demek isterdim.
Umut bekleyenlerin koluna girip, umudunu yitirme her şey güzel olacak demek isterdim. Her şey güzel olacak. Tabi önce güzel görmek, güzel düşünmek, güzel bakmak gerekiyor. Sonra siz farkında olmadan güzelleşiyor hayat, gerisi rahat...
Size ertelemeyin demek istiyorum.
Çünkü huzur çok pahalı değil, zümrüt yeşili bir ormanda çıtırdayan sobanın üzerindeki isli çaydanlığın cızırtısını dinlerken, görünmeyen bir elin size verdiği sağlığa “ şükür bugüne” demek kadar ucuz bir şey.
İşte bugün öyle bir yerdeyim ben.
Uçsuz bucaksız bir ormanın içine dağılan baca dumanın altında, çam kokularının içinde anason kokusunun ormana dağıldığı bu soğukta, sıcacık bir mangalın başında huzurlu bir yerdeyim.
Siz de ertelemeyin...
Çünkü henüz çözen yok, bir taraftan dolarken bir taraftan boşalan bu havuz problemini...
Bu arada kiraz ağacının yaprakları dökülmüş nasipte var ise, baharda belki gelirim yine.
Şimdilik tşkler görünmeyen o elin sahibine...
Bu yolculuktaki yol arkadaşlarım Dayımınoğlu Eyüp ve Halamınoğlu Erdoğan’a tşk ederim...
Çalıştıkça daha bir çok çabalıyoruz.
Eskimek bilmeyen zaman çarkının dişlileri arasında erteleye-erteleye hayatlarımızı öğütüyoruz...
Ne için.
Daha iyi yaşamak için mi ?
Daha çok kazanmak için mi ?
Kariyerim artsın diye mi ?
Bi meşgalem olsun diye mi ?
Çoluğa çocuğa iyi bir altyapı oluşturup pürüzsüz bir gelecek vermek için mi ?
Servet biriktirmek, statü sahibi olmak, itibar görmek için mi ?
Akşamdan planlar yapıyoruz; sabaha ne giyeceğim, yarın öğlen ne yiyeceğim, şu proje bitsin kendime izin vereceğim, Çocuklar büyüsün dünya turlarına çıkacağım...
Uzayıp gidiyor ertelendikçe yapılacakların listesi.
Peki sordunuz mu ? hiç kendinize.
Kendimi daha ne kadar öğütüceğim ya da bu zaman çarkına ne kadar direnebileceğim diye...
Cevap hepinizde aynı değil mi ?
Şimdi sakalını ovuşturarak tahtasındaki zor problemi çözmeye çalışan bir profesör gibi uzaklara daldınız değil mi ?
Biliyorum. Herkesin kendince haklı nedenleri var. Dünyanın en vicdansız katiline bile, düşünebileceği bir 24 saat verdiğinizde kendince haklı nedenler bulacaktır...
Size ertelemeyin demek isterdim.
Umut bekleyenlerin koluna girip, umudunu yitirme her şey güzel olacak demek isterdim. Her şey güzel olacak. Tabi önce güzel görmek, güzel düşünmek, güzel bakmak gerekiyor. Sonra siz farkında olmadan güzelleşiyor hayat, gerisi rahat...
Size ertelemeyin demek istiyorum.
Çünkü huzur çok pahalı değil, zümrüt yeşili bir ormanda çıtırdayan sobanın üzerindeki isli çaydanlığın cızırtısını dinlerken, görünmeyen bir elin size verdiği sağlığa “ şükür bugüne” demek kadar ucuz bir şey.
İşte bugün öyle bir yerdeyim ben.
Uçsuz bucaksız bir ormanın içine dağılan baca dumanın altında, çam kokularının içinde anason kokusunun ormana dağıldığı bu soğukta, sıcacık bir mangalın başında huzurlu bir yerdeyim.
Siz de ertelemeyin...
Çünkü henüz çözen yok, bir taraftan dolarken bir taraftan boşalan bu havuz problemini...
Bu arada kiraz ağacının yaprakları dökülmüş nasipte var ise, baharda belki gelirim yine.
Şimdilik tşkler görünmeyen o elin sahibine...
Bu yolculuktaki yol arkadaşlarım Dayımınoğlu Eyüp ve Halamınoğlu Erdoğan’a tşk ederim...
Yeni yazılarınız yok mu
YanıtlaSilMerhaba;
SilÇok özür dilerim. burasını çok boşladım. Ama yığnla ttaslak var ve onları güncelleyerek başlıyorum. Yazılarla buluşuruz.