Bir dosta yıl 2007 bahar ayı.
Hayatımızda binlerce nesne olduğunu düşünüyorum.
Her insanın, kendine özgü birtakım nesneleri olduğunu ve aradan yıllar geçse bile o nesnelerle anımsandığını farkettim…
Hayatımıza sokulup kaybolmuş binlerce nesneyle yazılan bir hatıra defterinin ne kadar ilginç olabileceğini getirdim gözümün önüne…
Ecevit’i güverciniyle, Erbakan’ı tesbihiyle, Demirel’i şapkasıyla hatırlamak gibi…
Baharı tomurcuğa, yazı üzüm karasına, sonbaharı kuru dalları bastıkça kırılan Eylül’e, kışı boynundaki atkıya anlattırmak ne kadar keyifli olurdu kimbilir?…
“Hayatnızdaki herkes için bir nesne seçin” deseler.
Kimleri bir nesneyle hatırlardınız…?
Kimleri kendi mahkemenizde çekerdiniz Filistin askısına?…
Dönüp baktığımızda geçmişimize, hayatımızın bir görünüp kaybolmuş binlerce nesneyle örüldüğünü göreceksiniz…
Baharın nesnesi hep tomurcuk oldu benim için ama artık bir demet papatyanın, bir kök sarıçiğdemin içine saklanmış sırlarım,hiç unutulmayacağım dostluklarım var…
Bahar; son cemresini düşürdü toprağa, çağla bademin büyülü koksusu, papatyanın cilveli sarısıyla serildi sokağa, papatya bahçelerinin yeşilinde beyaz ve sarının aşkını hatırlatıyor bana…
Hatıra defterimin kalbim kadar beyaz bir sayfasında bir demet papatya, bir kök sarıçiğdem oldu nesnelerim…
Baharın en güzel rengi en hoş çiçekleriydin liselim…
Boynumuzda alıçtan kolyeler, tebessümünüzde sümbülden gamzeler, çözüp dudaklarınızın mührünü, iççekişlerinizi toprağa gömüp, her akşam ilk size gülümseyen yıldıza bir ip dolayıp keyifle ayaklarını sallandır dünyaya…. Ergenlik aşklarının salıncağında…
Dilinde, “kavuşmanın tadını/ ayrılık feryadını” taşıyan bir ıslıkla…
Uşşak makamında…
Hoşgeldin bahar;
Hayatımızda binlerce nesne olduğunu düşünüyorum.
Her insanın, kendine özgü birtakım nesneleri olduğunu ve aradan yıllar geçse bile o nesnelerle anımsandığını farkettim…
Hayatımıza sokulup kaybolmuş binlerce nesneyle yazılan bir hatıra defterinin ne kadar ilginç olabileceğini getirdim gözümün önüne…
Ecevit’i güverciniyle, Erbakan’ı tesbihiyle, Demirel’i şapkasıyla hatırlamak gibi…
Baharı tomurcuğa, yazı üzüm karasına, sonbaharı kuru dalları bastıkça kırılan Eylül’e, kışı boynundaki atkıya anlattırmak ne kadar keyifli olurdu kimbilir?…
“Hayatnızdaki herkes için bir nesne seçin” deseler.
Kimleri bir nesneyle hatırlardınız…?
Kimleri kendi mahkemenizde çekerdiniz Filistin askısına?…
Dönüp baktığımızda geçmişimize, hayatımızın bir görünüp kaybolmuş binlerce nesneyle örüldüğünü göreceksiniz…
Baharın nesnesi hep tomurcuk oldu benim için ama artık bir demet papatyanın, bir kök sarıçiğdemin içine saklanmış sırlarım,hiç unutulmayacağım dostluklarım var…
Bahar; son cemresini düşürdü toprağa, çağla bademin büyülü koksusu, papatyanın cilveli sarısıyla serildi sokağa, papatya bahçelerinin yeşilinde beyaz ve sarının aşkını hatırlatıyor bana…
Hatıra defterimin kalbim kadar beyaz bir sayfasında bir demet papatya, bir kök sarıçiğdem oldu nesnelerim…
Baharın en güzel rengi en hoş çiçekleriydin liselim…
Boynumuzda alıçtan kolyeler, tebessümünüzde sümbülden gamzeler, çözüp dudaklarınızın mührünü, iççekişlerinizi toprağa gömüp, her akşam ilk size gülümseyen yıldıza bir ip dolayıp keyifle ayaklarını sallandır dünyaya…. Ergenlik aşklarının salıncağında…
Dilinde, “kavuşmanın tadını/ ayrılık feryadını” taşıyan bir ıslıkla…
Uşşak makamında…
Hoşgeldin bahar;